Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

hakkından gelmek

  • 1 hakkından gelmek

    а) спра́виться, одоле́ть
    б) распра́виться

    Türkçe-rusça sözlük > hakkından gelmek

  • 2 hakkından gelmek

    get the better of

    Turkish-English dictionary > hakkından gelmek

  • 3 hakkından\ gelmek

    одолева́ть

    Türkçe-rusça sözlük > hakkından\ gelmek

  • 4 hakkından gelmek

    a) to get the better of b) to defeat, to punish

    İngilizce Sözlük Türkçe > hakkından gelmek

  • 5 fix sb's wagon

    hakkindan gelmek

    English to Turkish dictionary > fix sb's wagon

  • 6 overpower

    v. boyun eğdirmek, hakkından gelmek, yenmek
    * * *
    zararsız hale getir
    * * *
    (to defeat or make helpless or captive by a greater strength: The police overpowered the thieves.) hakkından gelmek, boyun eğdirmek

    English-Turkish dictionary > overpower

  • 7 overcome

    n. atlatma
    ————————
    v. hakkından gelmek, başa çıkmak, üstesinden gelmek, halletmek, başarmak, atlatmak, zayıf düşürmek
    * * *
    üstesinden gel
    * * *
    1. adjective
    (helpless; defeated by emotion etc: overcome with grief; I felt quite overcome.) kapılmış
    2. [-'keim] verb
    (to defeat or conquer: She finally overcame her fear of the dark.) yenmek, üstesinden gelmek

    English-Turkish dictionary > overcome

  • 8 одолевать

    несов.; сов. - одоле́ть
    1) yenmek; alt etmek; haklamak

    одоле́ть проти́вника — rakibini / hasmini yenmek

    2) перен., разг. hakkından gelmek

    э́ту рабо́ту ей не одоле́ть — bu işin hakkından / üstesinden gelemez

    полпути́ мы уже́ одоле́ли — yarı yolu aştık artık

    3) перен. basmak; çökmek

    лень одоле́ла — tembellik çöktü

    е́сли бу́дет одолева́ть сон... — uyku bastırırsa...

    4) перен., разг. ( лишать покоя) rahatını / huzurunu kaçırmak

    нас одолева́ли комары́ — sivrisinekten çekiyorduk

    Русско-турецкий словарь > одолевать

  • 9 осиливать

    несов.; сов. - оси́лить
    1) yenmek; haklamak

    оси́лить проти́вника / сопе́рника — rakibini yenmek

    2) перен. hakkından gelmek; üstesinden gelmek

    э́то де́ло не ка́ждый оси́лит — bu iş her babayiğidin kârı değildir

    Русско-турецкий словарь > осиливать

  • 10 get the better of

    v. üstesinden gelmek, yenmek, alt etmek, hakkından gelmek, üstün olmak
    * * *
    (to overcome; to win (against): He got the better of his opponent / the argument.) yenmek, yenilgiye uğratmak

    English-Turkish dictionary > get the better of

  • 11 bewältigen

    bewältigen* [bə'vɛltıgən]
    vt
    1) ( meistern) becermek, üstesinden gelmek(-in)
    2) ( überwinden) başarmak, başarı ile sona erdirmek, hakkından gelmek(-in)

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > bewältigen

  • 12 outsmart

    kurnazlikla üstesinden gelmek, hakkindan gelmek, yenmek, altetmek

    English to Turkish dictionary > outsmart

  • 13 hak

    пра́во (с)
    * * *
    I 1. удв. -kkı
    1) пра́во

    çalışma hakkı — пра́во на труд

    hak eşitliği — равнопра́вие

    oy [verme] hakkı — пра́во го́лоса

    temel haklar — основны́е права́

    2) справедли́вость, правота́

    hakkını aramak — а) тре́бовать справедли́вости; тре́бовать своё (напр. деньги и т. п.)

    hak [hakkını] vermek — возда́ть кому-л. по справедли́вости; призна́ть чью-л. правоту́

    bana hak verdiniz mi? — как вы счита́ете, я прав?

    hak yerini bulur,hak yerde kalmaz — справедли́вость всегда́ восторжеству́ет, пра́вду в зе́млю не заро́ешь

    3) причита́ющееся; до́ля

    onda hakkım var — он мой должни́к, с него́ причита́ется

    onda yüz lira hakkım var — он до́лжен мне сто лир

    hak [hakkını] yemek — не отдава́ть полага́ющегося, не дава́ть кому-л. его́ до́ли

    babasından kaldı hakkıdır — ему́ оста́лось от отца́, э́то его́

    4) затра́ченный / вло́женный труд

    öğretmen hakkı ödenmez — труд учи́теля не возмести́м

    üzerimize hakkı geçti — он вложи́л в нас мно́го своего́ труда́

    2. удв. -kkı
    пра́вильный, ве́рный; справедли́вый

    hak yol — пра́вильный путь

    hak yoldan ayrılmak — сверну́ть с пра́вильного пути́

    ••
    - hakkını helâl etmek
    - hakkı için
    - hak kazanmak
    II удв. -kkı
    1) резьба́, гравиро́вка
    2) соска́бливание чего-л. напи́санного

    Türkçe-rusça sözlük > hak

  • 14 разделываться

    несов.; сов. - разде́латься

    разде́латься с долга́ми — borçlarını ödemek

    2) разг. ( расправляться) hesabını görmek, hakkından gelmek

    я с тобо́й разде́лаюсь! — bunu ödeteceğim sana!

    Русско-турецкий словарь > разделываться

  • 15 сладить

    сов., разг.
    başa çıkmak, baş etmek, hakkından gelmek

    мне с ним не сла́дить — onunla başa çıkamam / baş edemem

    Русско-турецкий словарь > сладить

  • 16 carry off

    v. öldürmek, ölümüne yol açmak, iletmek, kazanmak, hakkından gelmek, kapıp kaçırmak
    * * *
    kolayca yap
    * * *
    (to take away by carrying: She carried off the screaming child.) alıp götürmek

    English-Turkish dictionary > carry off

  • 17 overwhelm

    v. alt etmek, ezmek, boğmak, mahçup etmek, kahretmek, kaplamak
    * * *
    bas
    * * *
    [əuvə'welm]
    (to defeat or overcome: He was overwhelmed with work/grief.) yenmek, hakkından gelmek

    English-Turkish dictionary > overwhelm

  • 18 put away

    bir kenara bırakmak, kenara koymak, biriktirmek, kaldırmak, bırakmak, akıl hastanesine kapatmak, silip süpürmek, tıkınmak, hakkından gelmek, ortadan kaldırmak, öldürmek, denize açılmak
    * * *
    (to return to its proper place, especially out of sight: She put her clothes away in the drawer.) yerine koymak/kaldırmak

    English-Turkish dictionary > put away

  • 19 vanquish

    v. yenmek, hakkından gelmek, kırmak (kibir)
    * * *
    yen
    * * *
    ['væŋkwiʃ]
    (to defeat or conquer: You must vanquish your fears.) yenmek

    English-Turkish dictionary > vanquish

  • 20 let smb. have it

    v. saldırmak, azarlamak, ağzının payını vermek, hakkından gelmek, bırakmak

    English-Turkish dictionary > let smb. have it

См. также в других словарях:

  • hakkından gelmek — 1) zor bir işi başarı ile sona erdirmek Büyük kızı kocaya kaçtığı zaman küçükleri on iki dönüm tarlanın hakkından gelecek kadar yetişkindiler. N. Cumalı 2) yenmek, öç almak veya cezasını vermek Anlaşılan Cemal Paşa nın bu işe yarar bir adamı yok …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hak — 1. is., kki, esk., Ar. ḥakk 1) Maden, ağaç, taş üzerine elle yazı veya şekil oyma Mühür hakki. 2) Kâğıttaki yazıyı kazıma Resmî kâğıtlarda hak ve silinti yasaktır. Birleşik Sözler hakketmek 2. is., kkı, Ar. ḥaḳḳ 1) Adalet Haktan ayrılmamalı. 2)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kıvırmak — i 1) Herhangi bir şeyi bükmek Fino, beni görünce kuyruğunu kıvırıp düşmanca havlaya havlaya beyaz dişlerini gösterdi. H. R. Gürpınar 2) Kenarından katlamak 3) Bir giysinin veya kumaşın kenarını bükerek tersinden dikmek 4) Kalçalarını iki yana… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yuvasını yapmak — tkz. (birinin) birine gereken ceza veya cevabı vermek, hakkından gelmek Hiç canını sıkma dedi, ben şimdi onun yuvasını yaparım! O. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canına ezan okumak — bir kimsenin hakkından gelmek, öldürmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»